Çarşamba, Temmuz 31, 2013

Aptamil Akademi'de yerinizi almaya hazır mısınız?

Bebeklerin güvenle beslenmelerine ve gelişimlerine katkıda bulunarak sağlıklı nesiller yetiştirme amacıyla yola çıkan Milupa Aptamil, 29 yıldır bulunduğu Türkiye bebek beslenmesi pazarının lideri olarak, şimdiye kadar gerçekleştirdiği seminerlerle binlerce anneye bebek beslenmesi konusunda bilgilendirme yapmıştır.



Aptamil Akademi ile anneler ve anne adayları, hamilelikten bebeklerinin 36 ayına kadar geçen sürede bebekler ile ilgili en çok merak edilen; gerek bebek beslenmesi, gerek bebek bakımı, gerekse bebeklerin yaşadığı sağlık problemleri ile ilgili tüm bilgileri konunun uzmanlarından öğrenme ve izleme fırsatı bulacaklar.

Bebek beslenmesi alanındaki yüzyılı aşan tecrübe ve uzmanlığın ışığında bebeklerin en doğru beslenme olanaklarına ulaşabilmesini birincil önceliği olarak gören Milupa Aptamil, hazırlanan dört farklı bölümle  hamilelik, 0-6 ay, 6-12 ay ve 12-36 ay bebekler için bilinmesi gerekenleri uzmanların anlatımıyla görüntülü olarak annelere ulaştırıyor. Her videonun sonunda ise anneler kendileri için iki farklı soruyla karşılaşacaklar. Her bölüme ait soruları doğru olarak yanıtlayan anneler ise Aptamil Akademi sertifikasının sahibi olacak.

Bebeklerin en hızlı geliştikleri ilk yıllarında annelerin doğru bilgilerle bebeklerinin beslenme ve bakımını yapmasının önemini vurgulayan Milupa Aptamil, Aptamil Akademi ile bebeğini en iyi şekilde yetiştirmek isteyen anneleri http://www.milupa.com.tr/aptamil-akademi adresine bekliyor.

Milupa Aptamil’i sosyal hesaplardan takip edebilirsiniz:

https://www.facebook.com/milupaannebebekkulubu
https://twitter.com/milupatr

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Salı, Temmuz 30, 2013

Küçük mutluluklar...

Bu ara yine pek sesim çıkmıyor.
Hayat iftar, sahur, ofis ve ev işlerinden ibaret oldu resmen!
İftarı dışarıda yapacaksak veya bir yere davetliysek o zaman çıkıyoruz resmen evden.
İşten eve dönerken kahveyi dışarıda içelim, tatlı yemeye bir yerlere gidelim desek de yemekten sonra çöken halsizlik iptal ettiriyor tüm planları..
Evim evim güzel evim modundayız anlayacağınız!



Can sıkıntısından tatil fotoğraflarına bakıyorum bende sık sık.
Bayram için planlar yapıyorum hatta.
Sonsuz mavilikler bekler mi acaba bizi...

Fotoğraf notu; Alper'in o an ki mutluluğunu görmek için yüzüne bakmamıza gerek yok değil mi?

Pazar, Temmuz 21, 2013

İyi ki doğdun Alper!

Çoook geç kalmış bir yazı bu!
Bir ay kadar hem de!!
21 Haziran'da 10. doğum gününü kutladı Alper.
Kocaman bir adam oldu...
Bir kaç cümle de olsa ona ve doğum gününe dair yazı olsun istedim blogda.



Karnıma ilk düştüğü andan itibaren dünyamı hep güzelleştirdi oğlum.
Daha anlamlı bakmaya, daha az hata yapmaya, daha anlayışlı olmaya, daha çok sevmeye başladım.
Hepsi onun sayesinde...
Varlığı ile dünyanın en büyük aşkını bana tattıran oğlum "İyi ki doğdun"...

Seni kelimelerin yetemeyeceği kadar çok seviyorum.
Annen...

Cumartesi, Temmuz 20, 2013

Alaçatı'da bir gün...

Yaz tatili bitti ama anlatacak o kadar çok şey var ki!
Ramazan sebebi ile üzerimdeki rehaveti atlatıp teker teker yazmak istiyorum.

2-3 yıldır yaz tatillerini Didim'deki yazlıkta geçiriyoruz.
1 ay gibi uzun bir tatil olunca da insan ister istemez çevredeki turistik mekanları merak ediyor.
Geçen yaz bir türlü fırsatını bulamadığımız Alaçatı'ya bu sene nihayet gidebildik.
Didim ile Alaçatı arası araba ile yaklaşık 2,5 saat sürüyor.
Biz sabah erkenden yola çıktığımız için kahvaltyı orada yaptık.
Alaçatı merkeze yakın araç park edeceğiniz çok fazla yer var.
Bizi arabayı bıraktıktan sonra şirin sokakları turlamaya çıktık.
Eğer fotoğraf çekmek istiyorsanız mutlaka sabah gidin.
Alaçatı'nın hızlı bir gece hayatı olduğu için sabahları sokaklar tenha oluyor ve rahatça fotoğraf çekebiliyorsunuz.
Akşam üzeri adım atacak yer bile bulmak zor olduğu için deklanşöre basmak neredeyse hayal!



Kahvaltıyı Sakızlıhan'daki Butik Otel 7'de yaptık.
Kahvaltısı klasikti ama kahvesi nefisti!
Her gün mutlaka bir fincan Türk Kahvesi içiyorum ama Alaçatı'da bu sayıyı abarttık galiba!



Butik Otel 7'nin bahçesinden bir kaç kare...





Mavi ve beyaz...
Ahşap masa ve sandalyeler, danteller...



Alaçatı sokaklarının en tenha hallerinden biri bu..
Gece boyunca eğlenen tatilciler derin bir uykudalar!



Eşim ve oğlum Alaçatı'yı keşfederken ben bir sürü fotoğraf çekiyorum.



Ahhh kapılar!
Ah o kapılarrr, pencereler, cumbalar.
Kim bilir kimler baktı o pencereden, kimler çaldı bu kapıları...
Kim aşık oldu o kapının ardındakine, kim aşk acısı çekti onu her gördüğünde...



Fotoğraf çekmek, sıcakta dolaşmak bizi biraz yorunca azıcık soluklanmak için Cafe 1850'de limonata molası verdik!
Buzz gibi, ev yapımı...





Bu iki kalpli yüzük Alaçatı pazarından.
Pek bir renkliyim 



Alaçatı'ya gece yeniden döneriz diyerek Çeşme merkeze geldik.
Marina'da biraz dolaştıktan sonra sahile geldik.



Ilıca plajında eşim ve oğlum yüzdüler biraz.
Ben üşendim açıkçası...
Didim'den sonra Ilıca'nın suyu pek bir sıcak gelmiş bizimkilere.
Alper doğmadan önce bir kez gelmiştik Ilıca'ya.
Yıllar sonra gelmek hem de üç kişi pek keyifliydi.



İzmir'e gelmişsen mutlaka Kumrucu Şevki'ye uğra demişti Elçin.
Söz dinlerim ben.
Nefismiş hakikaten!
İzmit'te kumru diye kandırmışlar bizi yıllarca :)

Çeşme'de biraz vakit geçirdikten sonra yeniden Alaçatı'ya geldik.
Alaçatı'nın gecesi bambaşka...
Kalabalığı, müziği ve eğlenmeyi sevenler için çok güzel bir yer.
Söyledikleri kadar pahalı da gelmedi bize.
Ucuz değil ama korkulacak kadar da yok yani!

Kısacası biz ailece çok sevdik Alaçatıyı.
İlk fırsatta yeniden gidelim diye planlara başladık bile.
Bakalım ne zaman kısmet olacak...

Tatil yazılarının 'anılarının' devamı gelecek...

Cuma, Temmuz 12, 2013

DIY; kumaş abajur yenileme, çiçek desenli perde ve ikea çerçeveler

İkea'ya olan aşkımı bilmeyen kalmadı değil mi?
Tatile giderken bile yolumuzun üzerindeki Bursa ve İzmir İkea'ya uğruyoruz düşünün halimizi :)



Metresi 9.90 TL'ye çiçek desenli bu romantik kumaşa görür görmez aşık oldum.
Alış sebebim yazlık için perde diktirmekti.
Rustik üzerine biritli iki küçük perde yaptırdım.
Tül de İkeadan alındı...

Ne olur ne olmaz diye fazla kumaş aldığım için artan parçaları ne yapsam diye düşünmeye başladım ve odanın konseptini çiçek desen üzerine kurup elime ne geçtiyse çiçeklere buladım!
Benim içime sindi...
Tam istediğim gibi sevimli, şirin, ufak bir yatak odası oldu...
Eşimde bayıldı 



Artan kumaşlarla ilk dıy projem ise Alper'in bebek odası takımında yer alan yelken şeklindeki tavşanlı abajuru yenilemek oldu.



Yelkenin kalıbını çıkarıp kenarlarından 1,5 santim pay bırakarak kumaşı kestim ve silikon tabancası ile yapıştırdım.
Yaklaşık 10 dk süren çok zevkli ve basit bir çalışma oldu...



Abajur'un İkea Hemnes komidin üzerindeki duruşu bu şekilde...
Hemnes'e Türkbükünden porselen kulp aldım çok daha güzel oldu.
Çiçekli mumluklar ve saat yine İkea, cupcake iğnedanlık ise Englis Home'dan.



Elimde kalan diğer kumaş parçalarını da İkea'nın ahşap beyaz çerçevelerinin içine farklı şekillerde görünecek biçimde yerleştirdim.



Çerçeveleri Hemnes komidinin üzerine gelecek şekilde astım.

Son kalan kumaş parçalarından ise iki tane amerikan servis çıktı.
Birini makyaj masasının üzerinde örtü olarak kullandım.
Diğeri ise benimle eve geldi...
Fotoğrafların arkasına fon olacak o da belli ki...

Nasıl olmuş?

Pazartesi, Temmuz 01, 2013

Evime bahar geldi..

Yola çıkmadan badana ve bahar temizliğini bitirmenin keyfiyle rahat bir tail geçiriyorum.
Ramazan sadece ev, iş, mutfak üçgeninde geçecek muhtemelen.
Sıcaklar yüzünden fazla bir şey yapamam diye düşündüğüm için minik değişiklikler yaptım ki neşe gelsin huzurlu evime...



Blogun sıkı takipçileri İkea'yı ne kadar sevdiğimi bilirler.
Tatile giderken bile Bursa İkea'da kahvaltı yapmış, İzmir İkea'da soluklanmış biriyim ben!
Yukarıdaki emaye kulplu vazo, hasır servis ve renkli laleler tabi ki İkea'dan.



Pembe çiçekli kanvas tablo Zarif Sanat Evi'nin hediyesi...
Şimdi yazlıkta yatak başımda asılı duruyor.



Porselen aşk kuşları ve kırmızı ev şeklindeki mumluğun dışındaki tüm aksesuarlar İkea.
Yeni köşemi sevdiniz mi?