Cumartesi, Nisan 04, 2009

Bir fotoğraf karesidir yaşam..

Fotoğrafların hayatımızdaki yeri tartışılmaz..
Küçük bir ânı ölümsüzleştirdiği gibi hayata tutunmamızı da sağlar..
Fotoğraflar olmasaydı neye bakıp hey gidi eski günler diyecektik değil mi?
Ben fotoğraf çekmeyi çok severim..
Özellikle Oğlumun resimlerini..
Büyüdüğünü eski fotoğraflara bakınca çok daha iyi anlıyorum..
Zamana yetişmek imkansız ama fotoğraflar sayesinde o ânı durdurmak mümkün..

Alper'in sanat'ın herhangi bir dalı ile ilgilenmesini çok istiyorum. Ben anne olarak onu yönlendirebilirim ama seçim tabi ki kendisine ait. Belki bir enstürman çalar, belki resim yapar, belki de fotoğraf'a ilgi duyar..

Müzik aletleri ve resim malzemeleri alındı şimdi sırada kendime yepyeni bir fotoğraf makinası alıp Q1'i Alper'e vermek var..

Hem bunun için yardım alacağım yepyeni bir kaynakta var..
Fotoğraf sanatçısı Pemra Yüce "Küçük Fotoğrafçılar" adlı yeni bir kitap yazdı. Çocuğunuz fotoğrafa meraklıysa bu kitap çok işinize yarayacak..




Kitabın tanıtım yazısı:

Fotoğraf Dünyasına Bir Yolculuk

Fotoğraf hayatımızın bir parçası, ama fotoğrafı yeterince tanıyor ya da fotoğraf çekmeyi biliyor muyuz? “Küçük Fotoğrafçılar”, öncelikle çocuklarımıza fotoğrafı daha çok tanıtmak, onların fotoğrafla ilgili sorularına yanıtlar vermek ve fotoğraf çekme becerilerini geliştirmek için yazıldı. İçinde neler mi var?

* Fotoğraf ne demek?

* Siz hiç 3 metre boyunda bir fotoğraf makinesi gördünüz mü?

* Film kullanan makineler tarih mi oldu? Dijital makinelerle fotoğraf çekmek daha mı iyi? Hangisini tercih edelim?

* Bir fotoğrafa baktığımızda, bize “Ne kadar güzel bir fotoğraf!” dedirten şey nedir?

* Fotoğraf çekmek ne kadar eğlenceli?

* Sevdiklerinizin “en güzel” fotoğraflarını siz çekmek ister misiniz?

Daha fazlası burada, sipariş için ise buraya bakın...


Cuma, Nisan 03, 2009

İstiyorum!

Bir dolu şey yapmak istiyorum..
Kafamda tilkiler dolanıp duruyor..
Bir gün mutluyum..
Bir gün mutsuz..
Ruhumu resmen hava durumu yönetiyor..
Ben planlar yapıp duruyorum, güneş ise saklanıyor..

Evde bir dolu işim var..
Bahar temziliğine başlamam gerekiyor..
Ders çalışıyorum bahanesiyle ev işlerini serdim itiraf ediyorum!
Ütüler de birikti..
Lazım olanları yapıyorum diğerleri sepette öylece duruyor..
Bu durumda da ev benim ruhumu sıkıyor..

Güneşli havaları gördükçe akşamları eve gitmek bile istemiyorum..
Bir yerlerde yemek yemek, kahve içmek, sinemaya gitmek istiyorum..



Tatil planları yapmak,
Alper ile suda oynamak, yorulana kadar yüzmek istiyorum..
Havuz başında güneşlenmek, güneşlenirken kitabımı okumak yanında da buz gibi limonata içmek istiyorum..

Sonra;
Asi ile Demir barışsın istiyorum..
Bütün filmler mutlu sonla bitsin istiyorum..
Lost'un sırrı neymiş bilmek istiyorum..

Hayat kısa malum..
Hayal kurmakta bedava..
Kim karışır ki bana..

Perşembe, Nisan 02, 2009

Öyle bir hayat yaşıyorum ki!

Çok sevdiğim bir şiir ve Jacobs'un bol köpüklü cappucinosu ile merhaba demek istedim size..
Yazacak şeyim yok sanmayın!
Yoğunum, idare edin..




Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm,
Cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm,
Pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum, okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan, anladım..

NİETZSCHE