Salı, Mart 31, 2009

Dün gece..

İki erkekle aynı evi paylaşan kadınlar beni daha iyi anlar..
Genelde ev içinde hır gür vardır..
Akşamları Alper'in birden üstüme atlayıp kendince beni savaşa çağırması gayet doğaldır..
Babamızda bu duruma eklenince altta kalanın (yani çoğunlukla benim) canım çıkar..
Dün akşam ben yatağıma uzanmış ders çalışıyorum..
My Koo ile Alper'in taarruzuna uğradım ve kendimi Alper ile birlikte yerde buldum..
Aniden olunca birden nefesim kesildi ve 1-2 saniyelik panik yaşadım..
Şokun ve nefessizliğin etkisiyle gözümden birkaç damla yaş geldi..
Bir daha benimle oynamayın diye püskürttüm onları hemen..

My koo soluğu balkonda aldı..
Alper ortadan kayboldu..
2 dk sonra Alper elinde bir bardak su ile geldi. Bana uzatarak içmek istersin diye düşündüm dedi. Arka cebinden 2 tane peçeteyi çıkardı. Ben önemli değil annecim geçti sen çizgi filmini izle dedikçe senin dizin varsa sen izle dedi. Arkama yastık koydu. Terliklerimi getirdi. Küçük sehpayı yatağın yanına getirip üzerine suyumu koydu.

Tüm gece seni üzmek istememiştim anne diyerek öptü beni..
Ben geçti dedikçe sarıldı bana..
Hatta bir ara acıktıysan sandviç hazırlıyım bile dedi düşünün artık!
Bugün okula giderken de akşama sana masaj yapıcam dedi!

Bu çocuk kadınların gönlünü almayı ve onları şımartmayı çok iyi biliyor. Sevgilisi yaşadı :)

Pazartesi, Mart 30, 2009

Haftasonu ve mim..

Dün sabah erkenden uyandım..
My koo ile birlikte oyumuzu kullanıp İstanbul'a doğru yola çıktık..
Alper babannede kalmayı tercih ettiği için eşimle başbaşa keyifli bir yolculuk yaptık..
Şansımıza hava da gayet güzeldi..

Önce Ikea'ya gittik.. Ufak tefek bişeyler alıp (Dikiş ve takı setlerimi koymak için tekerlekli kutu, baharatlık, şekerlik, amerikan servisi, peluş küçük hayvanlar, renkli giysi askılığı) yemek yedikten sonra soluğu Ümraniye Carrefour'da aldık. Bu alışveriş merkezini seçme sebebim bize yakın oluşu ve çocuk koleksiyonlarını sevdiğim Zara idi ama hayal kırıklığına uğradım. Eşim Praktiker'de dolaşırken bende Zara'yı turladım. My koo ellerimi bomboş görünce şaşırdı biraz. Ne yapayım bu defa almaya değer birşeyler bulamadım. Oysa Zara'dan hep ellerim dolu çıkardım :( Kendime gladyatör sandaleti de baktım ama rahat bir model bulamadım hiç :( Siyah deri bir çanta alıyordum ama içimdeki ses nedense son anda beni durdurdu. Alper'e oyuncak ve bir iki ıvır zıvır alıp döndük evimize..



Yediğimiz İsveç köftesi, çıtır tavuk ile brownie yanımıza kar kaldı anlayacağınız..


******************

Geçen hafta Serrose mimlemişti beni. Mim'in konusu "bu aralar aklınızı, beyninizi kurcalayan, almazsam gözüm açık giderim dediğiniz, hatta almak için yanıp tutuştuğunuz, rüyalarınıza giren 3 ürün nedir?.."


Hımmm, epey zor bir soru!

Aklımı beynimi kurcalayan çok şey var aslında sıkça da yazıyorum bunları ama almazsam çıldırmam hiçbirini :)


Aklım başımda çok şükür :)


Ben yine de mim'in kurallarına uyup bir numaraya Mini Cooper'ı yerleştiriyorum ( Almaya niyetim yok aileye uygun bir araç değil ama seviyorum işte).




İki ve üç numarada ise tamtur pırlanta alyans ve tek taş küpe var. Bu da My koo'ya mesaj olsun. Seti tamamlama zamanı geldi artık Kocişş ha ne dersin? :))



Etiket bulutumdaki Keşke Benim Olsa'yı tıklayıp aklımdaki diğer ürünleri de görebilirsiniz..
Bende hayallerinin ilk 3'ünü yazması için alışverişsever Salıncakta iki kişi 'Banu' ve Duru Tarifler Nilay'ı sobeliyorum..

Cumartesi, Mart 28, 2009

Yarın büyük gün!

Malum yarın seçim var..
Sabah ilk işim kalkıp oy kullanmak olacak..
Siz de oyunuzu kullanın ve mühürü basarken elinizi vicdanınıza koyun lütfen..
Ülkede satılmadık bir şey kalmadı..
Biri buna dur demeli..
İşte o "biri" sizsiniz..
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın denir ya işte o yılan bizi sokmaya başladı artık..
Ben tarafım, siz de bir taraf olun..
Bir eliniz yağda öteki balda yaşamayın..
Gözünüzü açın lütfen..
Bu ülke için, küçücük çocuklar için yaşananlardan haberdar olun ve ona göre davranın..
Atacağınız oyun bu ülkenin kaderini etkilediğini lütfen unutmayın..
Güneşli, mutlu ve huzurlu bir Pazar günü diliyorum..

Bu yazıya yorumu kapadım..
Ama siz yaşananlara kulaklarınızı kapamayın lütfen..

Sizi de sevdim...

Ben griye taktım.. Gri bir çanta yada ayakkabı almazsam çıldıracağım!! Gönlüme ve keseme göre bir model bulana kadarda siz ve ben bunlarla idare edeceğiz.. Miu Miu ve Chloe sizi çoook seviyorum..



Cuma, Mart 27, 2009

Hayallerim ve ben..

Güneş yine küsüp puslu yüzünü gösterdi..
Yağmur çiseliyor hafif hafif..
Şimdi evde olmak vardı ahhh, ahhhh..
Elime kitabımı alsam, fonda müzik çalsa ağır ağır..
Sıcacık kahvemi yudumlasam..
Miskin miskin uzansam öylece..

Oysa aklımda bahar temizliğine başlamak var..
Evde ufak tefek yeniliklerde yapmak istiyorum..
Hatta hızımı alamayıp komple oturma odamı yenilesem ne güzel olur..
Şöyle kocamannn bir L koltık alsam, sonra plazma ve tv ünitesi..
Sarı - Lacivert koltuklarımdan ayrılmak kolay olmayacak ama zamanı geldi bence..

Çok şey mi istiyorum..
Geçen gece ders çalışırken not aldım..
Tam bir sayfa tuttu ilk aklıma gelenler..
Olsun hayal kurmadan, plan yapmadan da olmuyor ki!
Evdeki değişiklikler biraz daha bekleyebilir ama ufak tefek alışverişler için beklemeye gerek yok değil mi?



Yukarıdaki ciciler yine Bilun Design'dan alındı. Bileklikleri iş arkadaşlarım aldı. Paris'e gitme hayalleri kuran bendeniz ise tabiki Eiffel küpeyi.. Çok şıklar.. Siz hala Bilun Design'dan alışveriş yapmadıysanız buraya lütfen..

NOT: Teknoloji bu kadar ilerlemişken düşen bir helikoptere iki günde ulaşılması DEHŞET VERİCİ!!! Bu ülkede neler oluyor allah aşkına yaaaa!

NOT 2: Yazıyı tamamlarken güneş açar gibi oldu.. Yoksa, yoksa bu bir işaret mi :o

Salı, Mart 24, 2009

Alper'den..

Alper'e uslu hallerine dön artık annecim diye takılırken yeni bir oyun keşfettik. Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum ama yaşayarak göreceğiz! Şimdi bizim evde bütün yaramazlıkları artık "Yaramaz Alper" yapıyor. Diğer güzel şeyleri ise "Akıllı Alper". Ben sıkılıp bunalınca annecim söyle yaramaz Alper'e gitsin artık diyorum. Bizimki üzerine sihirli değnek değmişçesine değişiyor. Ama ne değişmek! Soluk alması bile sakinleşiyor. Alem bu çocuk :)

Haftasonu da evde şirin Alper vardı. Resmen sevgi pıtırcığı gibi dolaşıp durdu. Pek sevmediği tavuk göğsüne bile yaaa anneee senin yaptığın şey yenmez mi hiç!!! bile dedi düşünün artık.



Geçenlerde Ayşe Arman'ın bu yazısında eşinden sonra kızının ismini de vücuduna yazdırdığını okudum.

- Alper'e dedim ki bende senin adını dövme olarak yazdırsam mı acaba? dedim..
- Hayırrr, canının acımasını istemem annecim dedi!

Ve tabi ki ben bittim!

Not: Pilates'ten kaynaklanan yorgunluğum bugün biraz daha azaldı. Dün akşam saçlarımı kestirip doğal rengine boyadım. Bir kaç gündür de kaşları gürleştirdiği söylenen fındık yağını kulanmaya başladım. Memnun kalırsam ayrıntılı yazarım..

Not2: Fotoğrafta malum şahıs 3 yaşındadır..

Pazartesi, Mart 23, 2009

Haftasonu...

Çook yorgunum..
Şair ne demiş "Beni bu havalar mahvetti"..
Blog sahibesi ne demiş beni pilates mahvetti :)
Özellikle karın bölgem resmen acıyor..
Umarım bir hafta içinde geçer bu hamlığım..
Dayan, biraz daha dayan diyorum kendi kendime..

Ebru Şallı natural pozisyonu buluyoruz, ayyy bu hareketi çok seviyorum, karnım acıyor aman ne güzel dedikçe ben uyuz oluyorum! Alper bile beni izlerken anne bu kadın robot mu niye hiç yorulmuyor dedi. Artık ben ne haldeysem...



Pilates topum ve üzerinde hoplayıp zıplayan Alper..



Pilates yaptıktan hemen sonra mutfağa koşup Tavuk Göğsü kim yapar ki! Tabi ki ben :(
Çiçek şeklini yağlıkağıttan kestim üzerindeki tarçınları ise Alper serpti. Siteye koy diye de tembihledi! Tarif ise burada...



Ben ders çalışırken Alper'de boş durmadı tabi. Sorular sorup benim kafamı karıştırdı ve güya o da ders çalıştı! Renkli kalemler yeni ama rotring ise yıllardır benimle..

My Koo ise haftasonu işteydi..
Annanem ile konuştum bir de dün! Telefonda sesi gayet iyi geliyordu. Beni unuttun gelmiyorsun hiç diye de sitem etti. Bu hafta gitmem şart oldu yani!

Benden bu kadar!
Mutlu haftalar..

Cumartesi, Mart 21, 2009

Pilates..

Bir koşturmaca ki sormayın..
Hem ev, hem iş..
Bir de ders çalışıyorum..
Eee arada dizilerim, filmlerimde var kaçırmamaya çalıştığım..
6 yaşında bir oğlum olduğunu söylememe gerek yok değil mi?
Offf ki ne off..


Bütün bunlar yetmezmiş gibi birde ne zamandır aklımda olan Pilates'e başlamaya karar verdim. Salona gidecek vaktim yok. Evde başlayıp yazın bir merkeze yazılabilirim belki..

Dün siperiş verdiğim 75cm'lik mavi pilates topum bu sabah elime ulaştı..
Ebru Şallı'nın Pilates Dvd'sini de aldım..
Hadi bana müsade..
Size güzel ve güneşli bir hafta sonu diliyorum..
Beni yoğun bir haftasonu bekliyor..
Yine, yine..

Perşembe, Mart 19, 2009

Eee bi de bunlar var..

Çok oldum biliyorum ama bir de bunlar var!
Paylaşmasam olmaz..
Burası anne, çocuk, yemek vs.. bloğu değil ki bir kadın bloğu da aynı zamanda. Her an her şey olabilir yani! Benden uyarması..



Lanvin clutch çanta ve Miu Miu babet insanın nutkunu tutuyor. Bana da sadece arzulamak kalıyor..



Geçen yaz çok istediğim halde beğendiğim bir model bulamamıştım. Umarım Bu yaz yukarıdaki gladyatör sandaletine benzeyen bir pabucum olur..

Sevdim seni bir kere!

Bu aralar fazla mı maddiyatçı oldum ben!
Yoksa içime bir alışveriş canavarı mı kaçtı!
Moda sitelerinde dolaşmayı bıraksam çok daha iyi olacak sanırım!
Bakın yine neler buldum..


Marc Jacobs'un bu minik çantası çok şeker değil mi?
İnsanın üzerindeki kalpleri okşayası geliyor!
Yani en azından benim!
Bu çantaya 795$ verecek kadar zengin değilim ama bu onu sevmeme, arzulamama, aşkla bakmama engel değil tabi!

Salı, Mart 17, 2009

Biraz biz, biraz alışveriş

Yalancı bahar beni yine kandırmaya çalışıyor..
Pencereye vuran güneşe inat boynumda pufidik atkımla oturuyorum..
Banane banane..
Mızıkçı çocuk gibi oluyorum bazen ama bu halimi de seviyorum!


Açıköğretim sınavlarına yaklaşık 20 gün kaldı ama ders kapağını bile açmak gelmiyor içimden..
Bir miskinlik bir miskinlik ki sormayın..
Sınav günü pişman olacağım yine..


Bir kaç gündür Lost Room diye bir diziye takıldım. Her bölümü 1.5 saat'ten oluşan 3 bölümlük mini bir dizi. İlk iki bölümünü izledim sıra finalde. Macera filmlerini seviyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. Pek heyecanlı pek esrarengiz..




Lost Room ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayın..


Dün Alper'i okuldan aldıktan sonra birlikte yakındaki bir alışveriş merkezine gittik. Önce yemek yedik sonra da biraz alışveriş yapıp döndük evimize. Alışverişten karlı çıkan Alper oldu bu defa :) Nike'dan okul içinde giymesi için yeni bir spor ayakkabı aldık. Tüm gece boyunca ayağından çıkarmadı. Belli ki çok sevmiş...


Sıra geldi geçenlerde yaptığım kozmetik alışverişine..


Fazla problemli bir cildim olmadığı için 20'li yaşların başından itibaren Vichy'nin ürünlerini kullanıyorum. Geçenlerde biten ürünlerimi yeniledim. İki cilt bakım ürününe nemlendirici serum hediye kampanyası varmış ondan da yararlanmış oldum. Cilt nem seviyem biraz düşük çıktığı için daha önce kullandığım Thermalfix'in yerine Aqualia Thermal aldım. Vichy'nin peeling ve göz altı temizleyicisinden de memnunum. Günlük makyaj temizliğimde ise yıllardır Roc kullanıyorum..
Eşimin bana ilk hediyesi Burberry'dir. 18 yaşımdan beri benim vazgeçilmezimdir. Sanırım 10 yılı geçti. Evde 100 ml'lik yeni bir şişe parfümüm olsa da 30 ml 30 Lira kampanyasına dayanamayıp 2 şişe daha aldım. Hem minik olduğu için çantada da rahat taşınıyor. Diğer keşfim ise (3 yıldır kullanıyorum) Antonio Banderas'ın Esprit'i. Hafif bir kokusu var. Ruhuma çok iyi geliyor! Alper evdeki şişeyi havaya boşaltıp ozon'u delmeye yeltendiği için mecburen yeni bir şişe daha almak zorunda kaldım..
.................
Yeni bir spor ayakkabı, yeni bir trençkot, yepyeni makyaj malzemelerim olsun istiyorum..
Daha da alasım var anlayacağınız..
Şimdilik bana müsade,
Kalın sağlıcakla..

Pazartesi, Mart 16, 2009

Mutluluk Mim'i

Beni mutlu eden şeyleri yazmamı istemiş Elif ...
Winnie gibi yapıyorum şu an, düşün düşün düşün!!!

Mutlu olmam için o kadar çok sebep var ki hangisinden başlayacağımı bilemedim!

Öncelikle soluk almak..
Oğlum'un varlığı..
Ailem..
Sevdiklerimin daima yanımda olması..
Yeni doğan her gün..
Bazen bir film, bazen bir yemek, bazen bir çanta, bazen de bir fincan kahve..
Keşfettiğim yerler, yepyeni hayaller..
Bana yepyeni bir dünyanın kapılarını aralayan bloğum..
Beni seven ve mutlu etmeye çalışan bir eş,
Ve oğlumun eve geldiğimde "annemmm mi geldi?" diyerek bana sıkı sıkı sarılması..

Eee, daha ne olsun :)
Bende Nehirce ve Nazpek'i davet ediyorum bu sobeye..

Ayrıca çookkk mutlu bir hafta diliyorum hepinize..

Cumartesi, Mart 14, 2009

İlk görüşte aşk!

İlk görüşte aşk'a inanır mısınız?
Ben inanırım!

Peki hayatın tesadüflerden ibaret olduğuna inanır mısınız?
Sizi bilmem ama ben ona da inanırım!

Aşk bana göre sadece karşı cinse duyulan bir his de değildir. Mesela ben bazen bir elbiseye, ayakkabıya, saat'e hatta bir çantaya bile aşık olabilirim. Eşim de bu halimi bilir, anlayışla karşılar sağolsun..

Ne demeye mi çalışıyorum!
Dün başıma gelen bir olayı paylaşmak istiyorum sizlerle de o yüzden zemin hazırlıyorum.

Dün Banu'nun sitesindeki bu yazıyı okuyunca birden kendimi Siu'nun blogunda buldum. Ve yeni alıp bloguna eklediği aşağıdaki MORGAN çantaya aşık oldum. Herşey de böylece başladı..



Çantaya bayıldım hatta aşık oldum! İstanbula gelme imkanım olsa ve tabi hala varsa almayı çok isterdim :( Güle güle kullanın… diye yorum bıraktım.

Yorumuma hemen yanıt geldi. Siu İstersen mağazanın telefon numarasını bulabilim belki kargoyla yollar diye de eklemiş sağolsun. Bende heyecanla çok sevindiğimi eğer çantayı bulamazsam ve o da sıkılırsa "bana yollayabilirsin" diye şaka yollu takıldım..

Ama iyi ki de yazmışım. Devamında Siu ile mailleşmeye başladık. Çantayı geçen hafta almış ve iki kez kullanmış ama benim kadar aşkla bağlanmamış bu çantaya. Eğer çok beğendiysen sana yollayabilirim dedi. Hatta ben aldığı fiyatın üzerinde bir bedel ödemeye hazırken bana indirim bile yaptı ve bu sabah saat 10:00'da çanta benim olmuştu bile..

Dünden beri nasıl heyecanlandım bilemezsiniz! Kalbim resmen pır pır attı..
İçimdeki çocuk hala büyümemiş bunu da anlamış oldum :)

İlk kez ziyaret ettiğim bir blogta beni içtenlikle karşılayan ve duygularıma değer veren Siu'ya buradan milyonlarca kez teşekkür ederim..

Perşembe, Mart 12, 2009

Mini Diyalog

Bu fotoğrafta Alper 2.5 yaşında..
Ne kadar minik geldi şimdi gözüme..
Simâsı, saçları aynı..
Hiç değişmemiş değil mi?
Dresuardaki bu pozuna bayılıyorum ben.
Telefonda da anneanesi ile konuşuyor, dün gibi aklımda!

Neyse hikayeyi bırakıp diyaloga geleyim ben..
Olay bugün gerçekleşti.
Ben arkadaşım Meltem ile öğle yemeğinden dönüyorum (yemek ve sohbet şahaneydi bu arada) My Koo'da Alper'i okula götürüyor yolda karşılaştık. Alper pek sinirli! Ben yanaklarına yapışıp annecimmm diye öpüyorum. İfade değişmiyor hiç.

Flame: Ne oldu annecimmm?
( işaret parmağı havaya kalkıyor seni seni durumu)
Alper: Annee, (gözü ayağındaki botlarda) sana kaç gündür söylüyorum beyaz spor ayakkabılarımı giyicem artık, hazırla şunları diyeee..
Flame: Zınnkkk, annecimm ayakkabılıkta ya sen alırsın diye düşündüm. (yalann, unuttum çoktan) Babana söyleseydin keşke!
My Koo: Söyledi ama ben nerden bileyim kaç gündür istediğini! Boşver şimdi dedim!
Flame: Sözzz annecim yarın sözzz...

Çocuk kızmakta bu defa haklı! Anne pek unutkan bu aralar! Hafızammm, geri dönnnn!!! Pleaseeee

Biraz biz, biraz film

Günler geçiyor hızla..
Bende kendi küçük dünyamda yaşamaya devam ediyorum..
Her sabah yepyeni bir güne uyanıyorum ve bir bakıyorum akşam olmuş..
Aslında aklımda yapacak bir çok şey var ama elim gitmiyor bir türlü..

Alper'e gelince..
O'na da bir haller oldu!
Bağımsızlığını ilan etti, dediğim dedik çaldığım düdük misali hırlıyıp duruyor evin içinde!
Kafam karıştı benimde..
Eskiyi getir yeniyi götür kampanyasına da katılmadım, ne oldu bu çocuğa acaba!

My Koo'da hastaydı bir kaç gündür.
Annesinin bakımı ile ayağa kalktı çok şükür :)
Hasta koca nazı çekmek zorunda olmadığım için şanslıyım sanırım :)

Bu kadar derdin! arasında My Koo ile yağmurlu havayı fırsat bilip Oscar'lık filmleri izledik..


Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi (The Curious Case of Benjamin Button) : 80 yaşında doğan ve yıllar geçtikçe gençleşen bir adamın hayatını anlatıyor film. Çok etkileyici, hüzünlü bir hikaye. Sonunda da ağlatıyor. Tersten doğmadığımıza şükrettim! İnsanın sevdikleri ile yaşlanması ne güzelmiş bu film sayesinde bir kez daha anladım. Brad Pitt çok iyi oynamış, filmdeki makyajda Oscar'ı kesinlikle hakediyor. Brad Pitt'in 16 - 17 yaşlarındaki hali ne kadar gerçekçiydi. Mutlaka izleyin bence, kesinlikle tavsiye ederim..




Çaylak Milyoner (Slumdog Millionaire) : Hiç sıkılmadan, beğenerek izlediğik bu filmi de. 10 dalda Oscar'a aday olup 8'ini de aldı zaten. Kenan Işık'ın sunduğu 'Kim 500 Milyar ister?' diye bir yarışma programı vardı ya filmde onun Hint versiyonu var. Müzikler, stüdyo, format aynı. Çok tanıdık geliyor insana. En çok çocuk oyuncuları sevdim ben. Harika bir iş çıkarmışlar. Yarışma programının ardındaki hikaye de çok çok güzel anlatılmış. Etkileyici bir film, biz beğendik...





Şüphe (Doubt) : Meryl Streep, Amy Adams ve Philip Seymour Hoffman'ın başrolünü paylaştığı kadın oyuncularına Oscar adaylığı getiren bu filmi uyuklayarak izledik. Oyunculuklar güzel ama çok basit bir konusu var. Karizmatik ve sevecen bir rahip ile disiplinli bir rahibenin şüphe dolu hikayesi sıkıyor insanı. Sonu da anlamsız bitiyor. İzleyin diyemeyeceğim karar sizin!

Salı, Mart 10, 2009

Romantik Tokam

Yaratıcı, düşünceli ve sevecen arkadaşım Bilun Şen doğumgünümde yaptığı sürprizle beni çok sevindirmişti. Tasarımlarını çok beğendiğim için o günden beri yeni ürünlerine sahip olmak için heyecanla bekliyordum. Taaa bu zamandan beri, düşünün artık!

Bilun Şen çok özel ve farklı tasarımlar yapıyor ve ne mutlu ki artık bunları satıyorda..
Tokadan kolyeye, anahtarlıktan bilekliğe kadar pek çok aksesuar tasarlıyor ve meraklıları ile buluşturuyor..


Bu siyah tüylü, dantelle süslenmiş romantik toka artık benim. Aynını değil ama farklı modellerini Bilun Design'da bulabilirsiniz. Bu yaz bolca etkinlik olduğu için saçlarıma düz fön çektirip yandan toplayarak takacağım yeni cicimi ve çok şık duracak bence. Daha fazla ürün ve sipariş için buraya tıklayabilirsiniz..

Teşekkür ederim Biluncum. Şık hediye paketin ve siparişimi 1 günde elime ulaştırdığın için de çok çok sağollll, kocaman öpücükler canım...

Pazartesi, Mart 09, 2009

Lale Devri!

Daha önce de söylemiştim sanırım çiçeklerle aram hiç iyi değildir!
Annanem ve annemin çiçek bahçesi evlerine inat bizim evde yaşayan tek canlı aile fertleridir :)
Alper'den başka bir canlıyı da bakıp büyütmüşlüğüm yoktu - r..
Evliliğimizin ilk yıllarında ne güzel çiçekler gelmişti ev hediyesi olarak ama bir türlü yaşatmayı beceremedim. Hepsi solup gittiler..

Taaa ki bu lalelere kadar..
İktidarın en önemli faaliyeti! olan lalelerden bende nasibimi aldım anlayacağınız..



Önce lale soğanlarını aldım sonra da Koçtaş'dan bu şirin saksıyı..



Bebeğimin doğumunu adım adım fotoğrafladım :) Önce minicikti sonra kocamannn oldu...



Ve işte mutlu son..
Şimdi bu beyaz laleler hem bilgisayarımı hemde evimi süslüyor..
Bana da büyük bir işi! başarmanın gururu kalıyor :))))

İLAVE: Lalelerin bakımıyla ilgili bir şey yazmamışım sonradan farkettim. Aralık ayında ektim ben lale soğanlarını ve haftada 3-4 kez suladım. Başka birşey yapmadım. Balkonda durdu. Zahmeti yok anlayacağınız ama büyümesi biraz zaman alıyor. Bilginiz olsun...

Cuma, Mart 06, 2009

Kısa kısa

Hava ılık..
Doğalgaz faturaları da hafifledi, yuppiii :)

Ev taksidimiz önümüzdeki ay bitiyor ama hemen rahata eremiyoruz!
Şerefiye bedeli, kdv, tapu falanda var ama olsun buna da şükür..

Tatil planı yapamıyoruz şimdilik!
Geçen yıl seneye çok güzel bir tatil yapmak istiyorum dedim ya herşeyin sebebi bu! Ekonomik krizin bile! Eşim ben gelmesem bile siz Alper ile gidersiniz diyor ama onsuz gitmekte istemiyorum. Alper ilkokula başlayacak, kızkardeşimin düğünü var, teyzemin oğlunun Erzurumda düğünü var. Yeni yeğende doğacak. Telaşımız da çok anlayacağınız..İnşallah araya bir haftalık tatili de sıkıştırabiliriz..

My Koo dedi ki geçen gün hayalinde olan bir şeyi gerçekleştirmek istiyorum? Ama seni çok mutlu edecek birşey olsun..
Bende beni Paris'e götür o zaman dedim :)
Uçak olmasın içinde lütfen dedi..
Aklıma başka birşey gelmedi benimde, nappiimm..
Hala düşünüyorum, fikri olan var mı?




Bu fotoğraf My Koo ile dün sabah uykumuzdan fedakarlık ederek gittiğimiz kahvaltıdan..



Bu da Alper bey ve yazısındaki son durum :)
Nasıl? Fena değil dimi Nazo örtmenimmm!

Şimdi Alper'i okuldan alıp kayınvalidemler ve görümcemlerle birlikte yemeğe gideceğiz. Güzel bir gece olacak inşallah..

Birde Asi ile Demir kavga etmeseler daha güzel olacak ama senaryo işte..
Geceyi Lost'un son bölümü ile sona erdirmeyi düşünüyorum, bakalım..
Şimdilik bu kadar, iyi haftasonları size..

Perşembe, Mart 05, 2009

Ne desem!

Nedensizce açtım sayfamı..
Size anlatacak pek birşeyim de yok!
Bu yazı nereye gidecek inanın onu da bilmiyorum!
Çok sık yazmıyorsun artık diye sitemler de geliyor..
Dün akşam yeğenim de söyledi ama durağan bir dönemden geçiyorum sanırım ondan!

Ama ben iyiyim..
Herşey de yolunda..
Bu sabah erkenden kalkıp eşimle kahvaltıya gittik..
Eski günlerde olduğu gibi..
Pastane köşelerinde olmayı da özlemişim..
Bir ses vereyim istedim size..
Bu Cappuccino'da sizin için..



Alper'e gelince...
O da iyi, okulda şimdi..



Alper'de size bu resmi yolluyor, dumanı üzerinde :)
Kendisi de itiraf etti, artık güzel resim yapıyorum diye..
Bence de haklı..

Şimdilik bu kadar..
Kalın sağlıcakla..

Salı, Mart 03, 2009

Hayatıma yön veren Şair...

Nzlg ablacım mimlemiş beni,'Hayatınıza yön veren şair kim' diye. Çok sevdim ben bu mimin konusunu, teşekkürler..

Aslında ben bu soruyu bundan 1.5 yıl önce yanıtlamışım. İleri görüş diye buna denir :)
Başlık ise "Bana şiiri sevdiren adam"...
Değiştirmeden kopyalıyorum aynı yazıyı, orjinal hali ise burada.

Lise yıllarımdı sanırım.
Aşağıdaki dizeleri okudum ve şiir'e olan düşkünlüğüm böylece başlamış oldu.
Özdemir Asaf'ın yüzlerce şiirinden beni en çok cezbeden bu idi.
Sonra kitaplarını bulup okudum bir yerlerden.
Ve hep özel kaldı benim için Özdemir Asaf.
Herkes okusun bilen bir daha okusun bence...



SENİ SAKLAYACAĞIM

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.


Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.

Özdemir Asaf

Bende bu güzel mim'i Elçin'e paslıyorum...

Pazartesi, Mart 02, 2009

Uzun bir yazı

Cumartesi hava kötüydü..
Akşam evdeydik, misafirim vardı..
Gece de film izledik..


Nicole Kidman ve Hugh Jackman'ın oynadığı başlarda yavaş ilerleyen ama daha sonra güzelleşen Avustralya filmini izledik.

Aborjin halkına yapılan haksızlıkları, krem rengi bir çocuğun gözünden yaşananları ve Lady Sarah ile Drover'ın aşkını genelde hüzünlenerek izlesemde çok beğendim. Ağlamalara doyamadım..

Kesinlikle tavsiye ederim..

Pazar sabahı 10:00'da kalktık ve ailece 11:15'de yapılacak olan kura çekimine gittik.

Belediyelerin klasik bekletme merakları, seçim propagandaları derken saat 18:00'e kadar oradaydık. 676 konut'tan son 10'a kalmak kabustu resmen! Şans mı bu yaaaa :((( Bekle bekle canımıza tak etti. My Koo ile zaten hafif bir gerginliğimiz vardı! ama neyseki taşma noktasına gelmedi :)

En çok da bahar gibi olan Pazar gününü kaçırdığımıza üzüldüm :( poffff


Alper ile biz My Koo'yu kura salonunda bırakıp yakındaki alışveriş merkezine kaçtık, orada soluklandık. Önce kahvaltı ardından alışveriş ve kahve molası. Oğlum Tchibo'nun sıcak çikolatasına bayılıyor bende Mocka'ya. Alper kendine minik bir araba ve tank aldı bende Assortie'den atkı ve şapka. Ne zamandır istiyordum %75 indirimle 60 liralık iki parçaya 12 Lira verdim. Günün bingosu :) 7 saat boyunca neredeyse gıkı'ı çıkmayan canım oğlum kocaman bir alkışı haketti. Bravooooooo ona!
Ben o mağaza senin bu mağaza benim dolaşırken yanımdaki sarı kafa Annneee, ama haksızlık bu. Ben bir tane oyuncak mağazasına girdim sen hepsine! dese de beni kırmadı. İkinci bir alkışı haketti :)


7 saat bizi bekleten, 10 aydır sıkıntıya boğan evimiz bu. Bende akıl yok ama ne işin var senin kurada değil mi?. Nasılsa oturmayacağım bu ev yatırım amaçlı boşver al kocanı oğlunu keyif yap Pazar Pazar. Noter çeker olur biter! Yokkk benim bu hakimiyet duygum canımı sıkıyor artık! ( Resme tıklarsanız kurada çıkan daireyi görebilirsiniz. Kırmızıyla işaretli)

Eşimin beklemekten beyni sulandı, başı ağrıdı, tüm gece uyudu! Alper'de Anneee, midem bulanıyor okula gidersem kusarım diyerek okula gitmedi. Bende sorun yok. Ne dayanıklıyım yahu!



Bu da 2+1 77 m2 evimizim içi. Apartmanlar 9 katlı bize 3. kat çıktı. Bodrum ve zemin kat da var altta. Ben beğendim. Örnek daireyi de pek şık döşemişler...
My Koo sızmış yatarken bende gerilim filmi izleyeyim dedim, demez olaydım. Liv Tyler'ın hatrına bile izleyemedim Ziyaretçiler'i. Aynı evin içinde geçen, karanlık ve kanlı bir film. Yarısından çoğunu atlayarak izledim. Bişeyde anlamadım doğal olarak :) My Koo gece yarısı uyandı. 3 ağrı kesici ile ancak kendine gelebildi zavallı! Onunla da Taşıyıcı 3'ü izledik. Aksiyon sahneleri biraz abartılı olsa da güzeldi. Gün boyu ne aksiyonlar yaşadık bu ne ki :)
Gece 02:00 gibi uyudum. Yaşasınnnn...
Başlıkta dediğim gibi uzun bir yazı oldu, kusura bakmayın...