Ne güzel duruyoruz karşı karşıya..
Ne güzel koruyoruz, ne güzel kolluyoruz hayatlarımızı..
Bardağın üzerinden bir damla daha kayıp gidiyor..
Oysa aşk..
Bir an için bütün bunlardan vazgeçtiğimiz…
Hani “ya olursa” diye niyet ettiğimiz..
Hani bir an için çocuksu bir inançla ellerimizi açıp kabule durduğumuz..
Bir an için görmüş geçirmiş bir erdemle el uzatıp gönülden vermeye koyulduğumuz..
Aşk..
Bir küçük çıtırtıda eskiye dönmeye hazır, kabuğuna vurulunca içine kaçan kaplumbağa, bir hoyrat ayak sesiyle dikenlerini çıkaran kirpiye döndüğümüz..
Aşk..
Kim bilir hangi savaş yarasıyla hırçınlaşmış, göz gözü görmez meydanlardan çıkıp gelmiş eski savaşçıların yaraladığı bedenlerimiz ve inançlarımızla her geleni o eski savaşçı sandığımız..
Yaş ilerledikçe zorlaşan..
Zorlaştıkça azalan..
Azaldıkça yabancılaşan..
Yabancılaştıkça inançsızlaşılan..
Aşk..
Hepimizin içindeki o koca özlem..
“Defter arasında kuruttuğumuz..”
İclal Aydın
Senin adın bile geçmedi
Sayfa 149
{Bitti}
Bİ ÖDÜLÜN VAR BENDE
YanıtlaSilTşk IŞIL..
YanıtlaSil