Zifiri karanlık…
Hava da resmen “kan” kokusu var…
Gözlerimi açmaya korkuyorum.
İnsan bu kadar feci bir şeyi nasıl yapar!
Nasıl yaptım.
Çok pişmanım ama artık geç, çok geç…
Üst kattaki eskimiş döşemelerin arasından kan sızıyor yere.
İyice panikliyorum.
Birden bir siren sesi duyuluyor.
Aman allahım nasıl olur! Ne çabuk öğrendiler…
Ben bu utançla nasıl yaşayacağım.
Neden yaptım bunu! Bu ceset de kim!
Annem, babam, kocam, oğlum herkes benden nefret edecek.
Pencereye yaklaşıyorum.
Hafifçe aralıyorum camı.
Karşıdaki evden dumanlar yükseliyor, rahatlıyorum.
Kimse fark etmemiş!
Ama öğrenecek, öğrenecekler nasılsa…
Evdeki ağır koku çevreyi sarmaya başlıyor.
Gözler bizim eve doğru çevriliyor.
Ne o yoksa kapı mı çalıyor?
Ne diyeceğim şimdi ben?
Bu koku, bu suçluluk duygusu mahvediyor beni!
Açıyorum mecburen kapıyı…
***
Fırlıyorum yataktan!
Kan ter içinde kalmışım.
Bedenim sırılsıklam…
Neyse ki rüyaymış.
Bu rüya olamaz aslında resmen “kabus”…
Günler sürüyor bu rüyanın etkisinden kurtulmam.
Hala kurtulduğum söylenemez ya neyse!
Bir rüya kabus etkisi yaratıyorsa yaşamımda bazıları nasıl daha “rahat” yaşamanın hesabını yapıyor şaşıyorum!
Ardında binlerce gözü yaşlı ŞEHİT anası varken hem de!
Bu ülke daha çok şaşırtır adamı dediğinizi duyar gibiyim.
Ne acı, yazık…
Hepinize tatlı rüyalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız için TEŞEKKÜRLER...