Bir dilek tut deseler;
“Çocuklar ağlamasın, derim. Hem de hiç!”
Oğlumun başarısı, hayalini kurduğum iş, muhteşem bir ev, son model araba, Paris seyahati aklıma bile gelmez o an!
Çünkü çocukların ağlamadığı bir dünya “masal” tadındadır!
Oysa gerçekler öyle mi?
Bu ülkede 5 yaşındaki bir çocuk ana, baba zoruyla dilenmeye mecbur bırakılıyor ve el açmadığı için babasından dayak yiyor, akranları tarafından cezalandırılıyor!
Boynunda iple, yüzü gözü ve en önemlisi de yüreği yaralı olarak bir ağacın altına atılıyor.
Hava buzzz gibi soğukmuş, o daha anne kuzusuymuş kimin umurunda…
Hiç kimsenin!!
Ne kadar acı değil mi?
Ne kadar korkunç!
En kötüsü de bir kaç gün sonra unutulacak “her şey” gibi o çocukta, yaşadıkları da…
Hayal gelecek hastane odasında uyuduğu yatak, önüne konan sıcak aş…
Dönecek kendi dünyasına, kendi batağına…
Seçme şansı olsa ister miydi böyle bir yaşamı olmasını!
Diler miydi sevgiden, şefkatten yoksun bir dünyaya gelmeyi…
Hiç sanmıyorum!
Kim suçlu peki?
Minicik çocuğunu çalıştıran, dilendiren ana baba mı?
O çocuğa, onun gibi pek çok çocuğa kol kanat geremeyen devlet mi?
Yoksa bizler mi?
Hepsi, daha da fazlası hatta!
Aramızdaki tek masum, olan biteni kavramaya çalışan küçük Bedrettin ve daha niceleri…
Suçlu ise çok yakında…
çocuklar konusundaki hassasiyetimi ve yaptıklarımı en iyi bilenlerdensin ..gene için acıdı :(
YanıtlaSilne kadar güzel ifade etmişsin!! tüylerim ürperdi..
YanıtlaSil