Uzak bir şehirdeyim sanki…
Sevdiklerimden ayrı, yapayalnız!
Elimi tutacak kimse yok, sesim boşluğa yayılıyor.
Garip bir hüzün kaplıyor birden içimi…
Oysa bu günkü yalnızlığı ben seçtim!
Müzik dinlemek, yeni çıkan dergileri karıştırmak, aralarında kaybolmaktı niyetim.
Hatta Nermin Bezmen’in son kitabını bitirecektim vakit kalırsa…
Ama olmadı!
Ne fonda çalan müzik, ne eldeki dergiler, ne odaya yayılan kahve kokusu, ne de sonlarına geldiğim kitap mutlu etti beni.
Evdeki sessizliği özlediğimi söyleyen ben birden sarıldım telefona…
- Nerdesiniz?
- Aaaaa süper, tamam bende geliyorum!!
Çantamı aldığım gibi çıktım dışarı…
Bir zamanlar en büyük sığınağım olan yalnızlık bugün fazla geldi bana…
Oğlumun sorularına, odasından taşıp yerlere dağılan oyuncaklara, eşimin varlığına o kadar alışmışım ki sessizlik boğdu beni…
Hüzünlendim hatta!
Anladım ki içimdeki kalabalığı yalnızlığa yeğler olmuşum artık.
Oğluma sıkıca sarılıp “üç kişilik kalabalığın” keyfine vardım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız için TEŞEKKÜRLER...